OSTEOPOROZ
Osteoporoz (kemik erimesi), özellikle menopoz sonrası kadınlarda görülen kemiklerde zayıflama, sırtta kamburlaşma, kolay kırık oluşumu gibi semptomlarla giden bir hastalıktır. Osteoporozda kemik kitlesinde ve kemik yapımında azalma, kemik yıkımında ise artış görülür. Osteoporozun önüne geçebilmek için 20 li yaşlara kadar kalsiyumdan ve proteinden zengin beslenmek, spor yaparak kas kitlesini artırmak önemlidir. Menopoza erken giren, sigara içen, normalden zayıf olan kişilerde osteoporoz sık görülür. Kemik ölçümü ile osteoporozun şiddeti değerlendirilir. İleri vakalarda ilaç tedavisi gerekebilir. Ayrıca kalsiyum ve D vitamini alınması, proteinden zengin beslenmek, spor yapmak önerilir. Hastanın durumuna göre bazı besin takviyeleri ve beslenme düzenlemesi de yapmak gereklidir.
Lenfödem nedir?
Lenfödem, lenf sıvısı dediğimiz proteinden zengin sıvının, çoğunlukla atılım yolunda bir tıkanıklık sebebiyle vücudun belli kısımlarında birikmesidir. Klinikte sıklıkla gördüğümüz lenfödem ameliyatlardan sonra lenf nodlarının alınması sebebiyle oluşan lenfödemdir. Kadınlarda meme cerrahileri sonrası üst ekstremite yani kollarda ve ellerde, erkeklerde prostat cerrahisi sonrası alt ekstremitelerde yani bacaklarda ve ayaklarda sık görülür. Lenfödem için öncelikli olan oluşmasının önlenmesidir. Bu sebeple lenf dokusunun da alındığı ameliyatlardan sonra hastalarımıza o ekstremitelerine çok dikkat etmeleri gerektiğini söyleriz. Tırnak ve cilt bakımı çok önemli bir hale gelir.
Peki lenfödem oluştuktan sonra ne yapmak gerekir? Tedavisi nedir? Lenfödemin en etkili tedavisi manuel lenf drenajı dediğimiz elle lenf masajı ve bandajlamadır. Ayrıca lenf drenaj makineleri de tedavide kullanılmaktadır. Çalışmalar manuel yani elle yapılan lenf drenajın makinelerden daha etkili olduğunu göstermektedir.
Omzumda yırtık var, nasıl iyileşecek?
Omuz eklemi 3 eklemden oluşur. Yırtık dediğimizde çoğunlukla omuzu destekleyen kaslardan birinde bazen de omuz eklem kıkırdağında bir yırtıktan söz ederiz. Klinikte en sık gördüğümüz kaslarda özellikle de supraspinatus kasında oluşan yırtıklardır. Sporcularda özellikle de fırlatma ve baş üstü ağırlık kaldırma sporu yapanlarda da omuz içi kıkırdak yırtıklarını (özellikle SLAP lezyonu) görmekteyiz.
Peki omuz ağrım var yırtık var mıdır? Bunu anlamanın yolu görüntüleme yöntemleri özellikle MR veya ultrasondur. Her omuz ağrısı yırtık olduğu anlamına gelmemektedir.
Yırtık durumunda da oluşan yırtığın yeri ve derecesi önemlidir. Çoğunlukla kasın içinde minimal yırtıklar olur bazen de tam kat yırtık dediğimiz kasın enine tam olarak ayrılması durumu olur.
Kısmi yırtık durumlarında öncelik cerrahi olmayan yöntemlerle kasın güçlendirilmesi ve omuz eklem hareketinin açılmasıdır. Bazı durumlarda yoğun ödem varsa omuz içine kortizol enjeksiyonları yapılabilir. Ayrıca yırtığın iyileşmesi için PRP enjeksiyonları da kullanılır.
Tam kat yırtıklarda ise hastanın fonksiyonel durumu önemlidir. Omuz hareketleri kısıtlanmadıysa veya fizik tedavi ve egzersizle açılabilirse yine cerrahi gerekmeyebilir.
Omuz hastalıklarında kısıtlanmanın açılması en önemli konudur. Bunun için mutlaka fizik tedavi sırasında omuzu açan manuel teknikler kullanılmalıdır.
Aralıklı oruç nedir? Ne işe yarar?
Intermittant fasting (IF) yani aralıklı oruç özellikle kilo vermek isteyen ve insülin direnci olan kişilerde uyguladığımız bir beslenme programıdır. IF beslenmede günün büyük kısmında kalori alınmaz. Sıklıkla uygulanan şekli 16 saat aç kalma 8 saat beslenmedir. Bazı durumlarda 15-9 da yapılabilir.
IF beslenmede amaç insülin salınımını kontrol altına almaktır.
Her kalori aldığımızda pankreasımızdan insülin salgılanmaktadır. İnsülin hormonunun görevi kandaki şekeri hücre içine sokarak düşürmektir. İnsülin direnci olan kişilerde kanda insülin seviyeleri yüksektir, hücrelerin insüline duyarlılığı düşmüştür. Yani bu kişilerde insülinin fazla olması kan şekerini hücre içine sokamamaktadır. İnsülin çoğaldıkça da hücrelerin direnci artmaktadır.
IF beslenmede son öğünden 4 saat kadar sonra insülin salgılanması azalmaktadır. Ne kadar az insülin salgılarsak hücrelerin direnci o kadar az olur. Sadece IF diyetle bile diyabete dönmemiş insülin direnci olan hastalar tedavi edilebilmektedir.
Zayılflama programlarında da eğer hastanın tıbbi durumu uygunsa IF çok işe yaramaktadır. Programa özellikle sabah kahvaltısından önce aç karnına yapılacak yürüyüş gibi egzersizler de eklenirse başarı şansı artar.
Siyatik mi oldum?
Siyatik aslında vücudumuzun en uzun sinirinin adıdır. Halk arasında siyatik olarak geçen ağrılı sendrom bu sinirin herhangi bir yerde sıkışması sonucu olmaktadır.
Genellkle siyatik sinir kalça veya bel bölgesinde sıkışır. Kalçada çoğunlukla priformis dediğimiz kasın altında belde ise çıkış yerindeki fıtıklar sebebiyle sıkışır.
Siyatik ağrısı bel ve kalça hizasından başlayarak dizin arkasına bazen de ayağın yan kısmına kadar inen bir ağrıdır.
Sinirin kalçada sıkışması durumunda priformis sendromundan söz ederiz. Priformis ve yanındaki kas grupları siyatik sinirin üstünden geçer kalçada oblik pozisyondadırlar. Uzun süre aynı pozisyonda ayakta kalmak, soğuk sıcak farkı, ani stresler, uzun oturarak yapılan yolculuklar, gebelik, ani ters hareket gibi durumlarda priformis kası aniden gerilerek siniri sıkıştırabilir.
Sinirin nerede sıkıştığını tespit etmek önemlidir. Bunun için ayrıntılı bir muayene gereklidir. Bazı durumlarda görüntüleme yöntemleri istenebilir.
Sinirin kalçada sıkıştığı priformis sendromu durumunda mutlaka priformis ve arkadaşlarını gevşetici egzersizler yapılmalıdır.
Siyatik ağrısının tedavisinde eğer sinirde hasarlanma yoksa öncelik cerrahi olmayan fizik tedavi, akupunktur, nöral terapi, manuel terapi gibi yöntemlerdir.
Tetik parmak nedir?
Tetik parmak, parmakların fleksör yani avuç içindeki tendonlarında takılma ile ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.
Parmaklarımızı avuç içine doğru kıvıran tendonlarımız olan fleksör tendonlar yolları boyunca pulley denilen küçük köprücüklerin içinden kayarak hareket ederler. Tendonlarda zorlanma sebebiyle oluşan kalınlaşma ve nodüller hareket sırasında bu pulley denilen köprücüklere takılır ve tetik parmak rahatsızlığı oluşur.
Tedavisinde masaj, elektroterapi ve parafin, germe egzersizleri gibi fizik tedavi yöntemlerinin yanısıra tendonda oluşan nodüle kortizol enjeksiyonu da yapılabilir. Bu tedavilere cevap vermeyen tetik parmak durumunda cerrahi düşünülebilir.
Fizik Tedavide neler yapıyoruz?
Fizik tedavi; ağrı, fonksiyon kısıtlılığı, güçsüzlük gibi semptomlarla giden hastalıklarda uygulanan yöntemlerin tümünü içerir.
Fizik tedavi yaparken bazı cihazlar kullanmaktayız. Bu cihazlar kısaca şöyle sıralanabilir:
Ultrason fizik tedavide derin dokuları, kasları ve bağları ısıtmak için kullandığımız bir cihazdır. Elektroterapi dediğimiz vücudun belli bölgelerine ağrıyı kesmek, kasları gevşetmek ve güçlendirmek için uygulanan elektrik tedavisi, ayrıca yüzeyel dokuları ısıtmak ve gevşetmek için ışık yoluyla ısıtma yöntemi olan infraruj ve eller ve ayaklarda eklemleri ve bağ dokusunu ısıtmak ve yumuşatmak için parafin kullanılabilir. Bu cihazların hepsi her hasta için belli süreler ve yoğunluklarla kullanılmalıdır.
Biz kliniğimizde fizik tedavi ile birlikte akupunktur, kuru iğneleme, nöral terapi, ozon enjeksiyonları, manuel terapi, kupa tedavisi gibi yöntemleri de kombine etmekteyiz.
Ayrıca yeterli rahatlama sağlandıktan sonra her hasta için özel olacak şekilde çeşitli egzersizler de tedaviye eklenmelidir.
PRP nedir? Nerelerde kullanılır?
PRP (platelet rich plasma) trombositten zengin plazma demektir. Hastamızdan küçük bir miktar kan alınır ve bu kan belli hızlarda santrifüj edilir. Sonuçta alınan kan iki kısma ayrılır. Üstte kalan trombositten ve büyüme faktörlerinden zengin kısım işte bizim PRP dediğimiz kısımdır.
PRP de trombosit ve büyüme faktörleri bol miktarda bulunur. Peki bu sıvı ne işe yarar? Aslında büyüme faktörlerinden zengin olduğu için hasarlı dokuların tamiri için kullanılır. Hasarlı doku veya iyileştirmeyi istediğimiz doku neresi ise o bölgeye uygulanır. Diz, omuz, kalça gibi eklemlere ve cilde uygulanır.
Böylece hasarlı dokunun iyileşmesi hızlanmış olur.
PRP uygulamasından sonra hücrelerin çalışabilmesi için bir süre antiinflamatuar dediğimiz ağrı kesici ilaçları kullanmamak gerekir. Çünkü asıl amaç uygulanan bölgede kontrollü bir inflamasyon yaratmaktır.